Yeryüzünü Özrünüz Değil, Yokluğunuz Kurtaracak!

6-18 Kasım 2022 arasında Mısır’ın Sharm El Sheikh kentinde Birleşmiş Milletler İklim Zirveleri’nin 27.’si toplanıyor. İşin aslı, iklim zirvesinde devletler ve şirketler iklim krizine dair çözümleri değil, yeni talan planlarını konuşacaklar. Hiçbir şirket ya da devlet, fosil yakıt çıkarmaktan, nükleer santral kurmaktan, karbon salımını artırmaktan vazgeçmeyecek. Sadece bir yandan bizleri oyalamak için “halledeceğiz” yalanlarını söylemeye, diğer yandan da krizi kâra çevirmek için uğraşmaya devam edecekler.

Geçtiğimiz yıl Glasgow’da yapılan COP 26 Zirvesi ısınmayı 1.5 santigrat derece ile sınırlandırmayı hedefliyordu. Bunun için kömür, gaz ve petrol çıkarılmasının hemen durdurulması gerekmekte. Ancak Cop 26’da bu konulara değinilmedi bile. Sadece genel olarak sera gazı emisyonlarının azaltılması için çalışılacağı niyet beyanları ile yetinildi.

Kapitalizm kendi anlattığı masala da inanmış gibi yapmayı bırakıyor. COP 26 Zirvesi’nin kapanışında Zirve Başkanı Alok Sharma “Tüm delegelerden sürecin bu şekilde gelişmesinden dolayı özür dilediğimi belirtmek isterim… Çok üzgünüm.” demişti.

Sharm El Sheikh’de yapılacak COP 27’de bu bile olmayacak. Çünkü Rusya-Ukrayna savaşı sonrası enerji arz sıkıntısı yaşamak istemeyen devletler ve şirketler fosil yakıt kullanımını artırarak sürdürmeye, kapatmayı planladıkları nükleer santralleri, kömürlü termik santralleri yeniden devreye sokmaya, doğalgaz aramalarını arttırmaya başlayarak COP26’da aldıkları kararların dahi gerisine düşerek COP27’de buluşuyorlar.

Kapitalist sömürünün en iyi tanımlarından biri “sosyal cinayet”tir. Ekolojik krizin derinleşmesi ile bu durum cinayetin ötesine geçerek imhaya dönüştü. İklim değişiklikleri, gıda krizleri, su krizleri, aşırı iklim olayları, hatta pandemi bile bu sürecin bir ürünü ve hayatlarımızı, geleceğimizi elimizden alıyor.

Bu gidişe dur demek için tüm mücadeleleri birleştirmemiz gerekiyor. Savaşlar, su kaynaklarının metalaşması, gıdaya erişimin zorlaşması, bölgesel farklılıklar, ormansızlaşma, yaşam alanlarının azalmasından en çok etkilenen yoksullar, kadınlar, mülteciler, gençler, işçi sınıfı oluyor.

İnsan da dahil doğadaki tüm türler için iklim adaleti istiyoruz!

Doğanın ve emeğin sömürüsüne son!

TİP KENT VE EKOLOJİ BÜROSU

Paylaş: