Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de 1 Mayıs’lar işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma kararlılığının damga vurduğu günlerdir.
Kapitalist sömürü düzeninin işçilere, emekçilere, yoksul milyonlara ölümden başka hiçbir şey sunmadığı bir evredeyiz. Dünyada ve ülkemizde işçilerin ürettiği tüm zenginliklere el koyan sömürücü patron sınıfı, kendilerine bir cennet, emekçilere ise cehennem yaratmıştır. Ağır sömürü koşulları, uzun çalışma saatleri, iş güvenliğinin ve işçi sağlığının hiçe sayıldığı mesai biçimleri bir yanda dururken, öte yanda da hakkını arayan emekçiye, grevci işçiye polis şiddeti, devlet baskısı ve zulüm durmaktadır.
Küresel bir salgınla karşı karşıya olduğumuz bu dönemde, patron sınıfının ve onların temsilcisi olan devletlerin işçi düşmanı karakteri bir kez daha ortaya çıkmıştır. Ölümcül bir virüsün kol gezdiği koşullarda işçi ve emekçileri çalışmaya zorlayan, on binlerce işçiyi gerekçesiz işten çıkaran, bir o kadarını da ücretsiz izin dayatmasına maruz bırakanlar, niyetlerini çıplak biçimde dışa vurmuşlardır: İşçi sınıfını virüsün önüne bir yem gibi atmaktadırlar!
Biz işçiler, emekçiler, işsizler, yoksullar, gençler, kadınlar olarak,
Biz Türkiye işçi sınıfı olarak,
Bu patron düzenine teslim olmayacağız!
İnsanca çalışma hakkımızı da sağlık ve yaşama hakkımızı da bu sömürü düzenine teslim etmeyeceğiz.
Haykırdık, haykırıyoruz, haykıracağız:
Bu düzen sömürü ve açlık düzenidir.
Bu düzen işçinin alın teriyle sefahat süren yüzde 1’in düzenidir.
İşçiler, emekçiler, emeğiyle geçinenler yüzde 1’in düzenine teslim olmayacaktır.
Emeğin, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin hakim olduğu bir ülkeyi, her şeyi yaratan işçi sınıfımız yaratacaktır.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın işçi sınıfı.