Türkiye İşçi Partisi Parti Meclisi toplantısı 11-12 Ocak tarihlerinde İstanbul’da yapıldı.
Toplantıda dünyadaki, bölgedeki ve ülkemizdeki toplumsal ve siyasal gelişmeler kapsamlı bir şekilde değerlendirildi. Bu değerlendirmeler ışığında siyasi ve örgütsel kararlar alındı.
1- Kapitalizmin krizi her düzeyde derinleştikçe, yeni aşırı sağcı, faşizan politik-ideolojik çizgi küresel ölçekte güç kazanıyor. ABD seçimlerini etkileyen hem de Trump’ın seçilmesiyle güç kazanan bu çizgi, dünyanın farklı ülkelerinden siyasi aktörleri, kendi projesine eklemlemeyi başarıyor. TİP’in genel olarak “otoriter kapitalizm” olarak adlandırdığı bu dönem, bir yandan küresel kapitalist sistem içinde bloklaşmalar, emperyalistler arası rekabetin kızışması ve bölgesel savaşların patlaması, diğer yandan da ABD önderliğindeki emperyalist düzenin önündeki finansal-ticari-askeri engellerin ortadan kaldırılması, dünyanın bütün ülkelerinde emekçilerinin kazanımlarının ellerinden alınması, artan eşitsizlikler, eşitsizliklerin yarattığı öfkenin yine emekçilere ve ezilenlere yönlendirilmesi döngüsüyle ilerliyor. Sermaye sınıfının nimetlerinden sınırsız şekilde faydalandığı bu küresel düzende, AKP iktidarı, kapitalist sınıfın tüm kesimlerinin de desteğiyle, Türkiye’nin bölgesel yayılmacı bir aktör olarak yer alması için elinden geleni yapıyor. Kısmi özerk konumunu koruyarak Trump’ın küresel koalisyon ortağı olmayı arzulayan Saray Rejimi, emperyalizmin kanlı bölge hesaplarının yürütücülerinden biri olmak uğruna Türkiye’ye, bir ucuz işçi cenneti, küresel bir çöplük, bölgesel savaşların bir parçası ve tetikleyicisi, halk düşmanlığının model ülkesi haline gelme onursuzluğunu yaşatıyor.
Türkiye İşçi Partisi’nin birinci önceliği, ülkemizi bu onursuzluktan kurtarmaktır. Türkiye’nin, Trump’ın ve dünya faşistlerinin ortağı bir iktidarla, uluslararası sermayenin iştahını kabartan ucuz işçilik ve yer altı-yer üstü zenginlikleriyle, adaletsizlikle, bölge halklarına kan kusturan bir yayılmacılıkla anılmasına izin vermeyeceğiz.
2- Düzen muhalefeti halka umut verememektedir. İktidarın, dünyanın faşist güçleriyle ortaklığına itiraz etmemektedir. Mehmet Şimşek’in ve dolayısıyla Tayyip Erdoğan’ın, uluslararası para kuruluşlarının alternatifi bir ekonomi programına sahip değildir. Yaşanan eşitsizlik ve adaletsizliklerin karikatür bir ortağına dönüşmüş haldedir. Irkçı-gerici ideolojilerle, piyasacılık etkisiyle rotasını bulamaz haldedir.
TİP’in programı ve siyaseti, her şeyi elinden alınmak istenen işçilerin, emekçilerin programıdır. Geçen aylarda yayımladığımız “Halk için Ekonomi Paketi”ni (HEP) Türkiye’nin gerçek kurtuluş reçetesi olarak yaymaya devam edeceğiz. Emekçiler adına “HEPSİNİ GERİ ALACAĞIZ” demeye devam edeceğiz. İktidarın suyuna giden bir normalleşmenin değil; ülkenin dört bir yanında süregiden emekçi direnişlerinin, adalet özleminin, koltukta bir gün daha kalmak için söylenen yalanlara duyulan öfkenin partisi olan TİP, halka gerçek bir alternatif sunmaya kararlıdır.
3- Türkiye İşçi Partisi, Türkiye’de “Kürt sorununu” ilk kez adıyla ifade etmiş, bu nedenle parti kapatmalara maruz kalmış, barışı ve halkların kardeşliğini talep ettiği için her türlü iktidar baskısına uğramış bir geleneğin mirasçısıdır. Partimiz için barış ve Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü, dönemsel ya da gündelik siyasi kavgalara indirgenebilecek bir konu değildir.
Bu ilkesel yaklaşım bugün için de geçerlidir.
Barış ve ardından gelişebilecek bir çözüm için yol, Kürt sorununu tarif ederek, sorunun ve çözümün özgürce tartışılabileceği asgari demokratik bir ortam yaratarak, şeffaflığı sağlayarak, meclisi adres haline getirerek açılabilir.
TİP, bugünkü süreci de bu çerçevede ele almaktadır.
Türkiye’de bugün hakkını aramak isteyen emekçiler iktidarın zorbalığına maruz kalmakta, Anayasa ayaklar altına alınmakta, halkın seçilmiş vekili cezaevinde tutulmakta, belediyelere kayyumlar atanmakta, barış talep eden akademisyenler işlerine hala döndürülmemekte, soruna ilişkin dört başı mamur bir tanımlama dahi yapılmamaktadır.
Dahası, iktidar sözcüleri tek adam yönetimine dayanan rejimlerini uzatmanın yollarını aradıklarını, Anayasa tartışmasının kendileri açısından özünün bu olduğunu anlatan açıklamalar yapmaktadır.
Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollarla çözümü nasıl TİP için gündelik didişmelere alet edilemeyecek kadar önemliyse; bu sorunun rejim tarafından kendi bekası, emperyalist ilişkiler ağı içerisindeki yayılmacı bölgesel hedefleri için bir şantaj unsuru haline getirilmesini ve Anayasa tartışmalarının hukuk tanımaz bir rejimin ömrünü uzatma hedefiyle topluma dayatılmasını reddediyoruz.
4- PM toplantımıza Hatay İl Başkanımız Hasan Yılmaz ve Samandağ Belediye Başkanımız Emrah Karaçay yoldaşlarımız da katılmış, Suriye’de yaşanan gelişmeler ve Arap Alevi halkının endişeleri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmiştir.
Bu vesileyle bir kez daha söylüyoruz:
Suriye’de yaşanan hak ihlalleri, yargısız infazlar ve şiddet olayları derhal durdurulmalıdır. Arap Alevilerin, Hristiyanların ve diğer tüm toplulukların özgür ve eşit birer yurttaş olarak sahip olduğu tüm haklar demokratik temelde güvence altına alınmalıdır. Türkiye’de bu ihlallere karşı sesini yükseltenleri düşmanlaştırmaya ve başta cumhurbaşkanı olmak üzere mezhepçi nefreti körüklemeye çalışanlar derhal durdurulmalıdır. Sürecin aktörlerini, tüm yetkilileri ve uluslararası toplumu Suriye’deki hak ihlallerine sessiz kalmayıp acil müdahalede bulunmaya, insani yardım süreçlerini hızlandırmaya ve toplumsal barışı tesis etmek için etkin adımlar atmaya davet ediyoruz. Etnik, dini, mezhepsel kökeni fark etmeksizin tüm halkların eşit, bir arada ve barış içerisinde yaşayacağı bir Suriye, Türkiye ve Orta Doğu için mücadelemizi sürdüreceğiz.
5- Partimiz, 2025 yılını işçi hareketini büyüterek, yoksullaşan tüm emekçilerin öfkesini mahalle mahalle örgütleyerek, rejimin yobazca saldırılarına direnerek geçirecektir.
Halk ve parti örgütlenmesini büyütmek için Parti Meclisi’nden başlayarak yeni görevlendirmeler yapılmış, tüm merkezi ve yerel kadro birikimimiz bu açıdan değerlendirilmiştir.
TİP, halkı ezerek, endişe ve öfkesini hiçe sayarak yükselmeye çalışan bir iktidar ve onun karşısında aciz kalan bir ana muhalefet ve öfkeyi ırkçılığa çevirmek isteyen sahte muhalefet olarak şekillenen bu siyaset oyununu kabul etmemektedir.
Tüm emekçileri, kadınları, gençleri, özgürlükleri elinden alınanları, doğa talanına isyan edenleri, siyasal İslamcılığın kuşatmasına boyun eğmeyenleri bu oyunu bozmaya davet ediyoruz.