Latin Amerika’nın dördüncü büyük ekonomisi olan Kolombiya’da hükümet, %20’yi aşan işsizlik sorununu sosyal destekler ve istihdam politikası ile çözmek yerine 15 Nisan’da ağır bir vergi yasası çıkarttı. Nüfusunun yarısı yoksulluk sınırının altında yaşayan ülkede halk bu son adıma artık yeter diyerek sokağa çıktı. Yüzbinler itirazlarını sokaklara taşıdı. Pandemi boyunca 75 bin insanın yaşamını kaybettiği ülkede neoliberal başkan Duque geri adım atarak yasayı geri çekmek zorunda kaldı ama halk emeklilik, sağlık ve eğitim başlıklarında somut ilerlemeler görmek ve polis şiddetinin son bulması için protestolarını sürdürdü.
ABD destekli Duque hükümeti pandemi koşullarını bahane ederek halka yönelik korkunç şiddeti daha da arttırdı. Özellikle son iki yılda toprak gaspı, paramiliter yeniden yapılanma yoluyla yerli halkların, köylülerin ve muhaliflerin öldürülmesi, pandemi ve artan işsizlikle birleşince halk somut değişim görmeden evlerine dönmeme kararlılığı gösterdi.
Şimdiye kadar yaklaşık 30 eylemci kameraların önünde polis kurşunlarıyla katledildi. 1000’e yakın insan yaralandı. Kolombiya’nın her yerinde sokakları dolduran eylemciler ABD tarafından eğitilen ESMAD adı verilen çevik kuvvet polisinin şiddetli baskısı ile karşı karşıya kaldı. Savunma Bakanlığı, bu aşırı şiddeti meşrulaştırabilmek için eylemlerin “terörizm tehdidi ve Vandalizm” barındırdığını iddia etti. Ancak uluslararası basına verilen ve Washington’un da desteklediği yalanlarla dolu bu demeçlere karşın halkın öfkesi durulmuyor. Kolombiyalılar polis şiddetine, yoksulluğa ve pandeminin yarattığı kaosa karşı mücadele etmeye devam ediyorlar.
Türkiye İşçi Partisi olarak, dünyanın neresinde olursa olsun emekçilerin, gençlerin, kadınların ve bütün ezilenlerin mücadelesinde yanlarındayız. Hiçbir diktatörün pandeminin faturasını emekçilere kesmesine, demokratik hakları için sokaklara dökülen insanlara şiddet göstermesine sessiz kalmıyoruz.
Kolombiya halkının yanındayız.
Yaşasın enternasyonal dayanışma!