1 Haziran 2013 günü Taksim Meydanı’na giren on binler, tüm ülkede Gezi direnişine destek veren, ona katılan milyonlar bir zorbaya hep birlikte “Yeter” demenin heyecanını ve gururunu paylaşıyordu. TEKEL işçilerine kış ayazında sıkılan suya, ODTÜ öğrencilerine atılan gazlara, Emek Sineması’nın talan edilmesine, Reyhanlı Katliamı’na, iktidarın Suriye politikasına, cemaatçilerle ortaklığına, “iki ayyaş” sözlerindeki aymazlığa, doğanın yağmasına, kadına düşmanlığına, LGBTİ+ nefretine karşı biriken öfke yan yana geldi, umuda dönüştü.
Zorba zorbalığına devam ediyor.
Meydanlara inmek belki bugün daha zor. Halka küfreden şahıs bizim yan yana gelmememiz için elinden geleni yapıyor.
Oysa biz çoğunluğuz.
Gezi’de yan yana duran bizler, o gün bize kızsa da sonra memleketin geldiği hali görüp bize hak veren yeni dostlarımız, 2013’te çocuk olup şimdi aramıza katılanlar… Gencecik kardeşlerimizi yitirdik ama şimdi daha da fazlayız. Zorbanın topu tüfeği, paralı adamları, çeteleri var ama çevresinde “insan” kalmadı. Biz çoğunluğuz ve umudumuz bir gram azalmadı.
Gezi’nin yıl dönümünde Boğaziçi Köprüsü’ne “Her Yer Taksim Her Yer Direniş” pankartını asarken, milyonların sesini haykırdığımızı biliyorduk. Genç arkadaşlarımız Taksim Meydanı başta olmak üzere memleketin dört bir yanında yeri göğü inletirken azalmayan umudumuza güveniyorduk. Umudumuz azalmadı ama yapmamız gereken işler arttı.
Bu ülkenin onurlu insanı, işçisi emekçisi, genci, kadını…Gel bu işleri, Gezi ruhuyla, el ele vererek, dayanışmayla, şarkıyla, türküyle el birliğiyle halledelim. Değmediğimiz tek bir el, derdini paylaşmadığımız tek bir dostumuz, isyanını haykırmadığımız tek bir yurttaşımız kalmasın.
Gel Gezi’de başladığımız işi birlikte bitirelim. El ele verip bu iktidardan kurtulalım.
Gezi hepimizin, TİP senindir.
Yaşasın Gezi!
Yaşasın birlikte mücadelemiz!
Türkiye İşçi Partisi