TÜİK HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK!

Partimiz adına Genel Başkanımız Erkan Baş ve parti avukatlarımız, TCK 257. md (görevi kötüye kullanma) ve 148. md (yağma) suçlarından dava açılması istemiyle suç duyurusunda bulundu.

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA

ŞİKAYETÇİ                       : Türkiye İşçi Partisi adına Genel Başkan Erkan Baş

                                            Vedat Dalokay Cad. 100/1 No:2 Çankaya/ANKARA

VEKİLLERİ                   : Av. Şerif Özgür Urfa – Av. Eren Gönen

Adres antettedir.

ŞÜPHELİLER                : 1. Erhan Çetinkaya (TÜİK Başkanı )

                                           2. İbrahim Demir (TÜİK Başkan Yardımcısı)

                                            3. Furkan Metin (TÜİK Başkan Yardımcısı)

                                            4. Abdullah Yüksel (TÜİK Başkan Yardımcısı)

                                            5. Aydın Keskin Kadıoğlu (TÜİK Başkan Yardımcısı)

                                            6. Tuğba Değirmenci (TÜİK Başkan Yardımcısı)

                                7. Resen tespit edilecek sorumlular

Devlet Mah. Necatibey Cad. No:114 Çankaya/Ankara

ŞİKAYET KONUSU      : Şüpheliler hakkında TCK. md. 257 Görevi kötüye kullanma ve TCK.md.148 Yağma suçları ile resen tespit edilecek diğer suçlar kapsamında kamu davası açılması talebidir.

OLAYLAR                             :

10/11/2005 tarihli 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu ile resmi istatistiklerin yayınlanması görevi Türkiye İstatistik Kurumu’na verilmiştir.  Kurum’un yayınladığı istatistikler birçok kanun, yönetmelik ve tebliğ’de belirtilen azaltma/artırma/hesaplama ve yeniden değerleme oranlarını yasa ile belirlemektedir. Bu yetkili olduğu istatistik verilerinden birisi de kamuoyunda Enflasyon olarak bilinen, ülkedeki ürün ve hizmetlerin fiyat değişim oranlarını veren Tüketici Fiyat Endeksidir.

Tüketici fiyat endeksi 2003 yılında 100 baz alınarak fiyatların değişimlerini endeksleyerek, aylık ve yıllık enflasyon oranlarını hesaplamakta idi, ancak; bu hesabın nasıl yapıldığına dair birçok şüphe mevcuttur. Şöyle ki; TÜİK Ocak 2003 tarihinde enflasyon sepeti olarak da bilinen ürünlerin listesi ve bunlardaki fiyat değişimlerini gösteren bilgileri kamuoyu ile paylaşırdı.

Bu sepete hangi ürün ve hizmetlerin girdiği, hangi ağırlıklarla ortalama Tüketici Fiyat Endeksi’nin hesaplanacağı TÜİK yetkisindedir. Sıklıkla  buradaki değişiklikler mevcut ve haklı şüphe sebebiyle kamuoyunca da tartışma konusu olmuş ve iş bu vaziyet muttasıl devam etmektedir.

Tüm bahsi geçen kamuoyu tartışmaları sürmekte ve gittikçe vahim bir hale gelmekteyken, TÜİK tartışmalara konu bilgileri açıklamayı Haziran 2022 tarihinde durdurmuştur.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi üzerinden TÜİK’ten ortalama madde fiyatı listesi verisini tekrar talep etmiştir. TÜİK 23 Haziran 2022 tarihli cevabıyla talep edilen bilginin kamuoyunda “yanlış anlama ve yanıltıcı değerlendirmelere sebebiyet verdiği” gerekçesiyle madde sepeti ve ortalama fiyat listesi konusundaki bilgi talebini reddetmiştir. TÜİK’in bilgi talebini reddetmesi üzerine DİSK, Bilgi Edinme Kurulu’na itiraz etmiş, kurul 3 Ağustos 2022 tarih 2022/936 sayılı kararı ile DİSK’in talebini reddetmiştir.

Bunun üzerine DİSK, Kurul kararının yasal dayanaktan yoksun olduğunu ve yıllardır açıklanan verilerin açıklanmasından vazgeçilmesinin hukuksuz olduğunu belirterek konuyu idare mahkemesine taşımıştır.

Başvuru sonucu üzerine Ankara 6. İdare Mahkemesi oybirliği ile DİSK tarafından istenen bilgilerin açıklanmasının kurumun görevi gereği olduğunu belirterek bilgi talebinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğuna karar vermiştir. Halihazırda, tüm bunlara rağmen TÜİK bilgileri açıklamamaya devam etmektedir.

AÇIKLAMALAR:

1. Türkiye İstatistik Kurumu başkan ve yardımcıları olan şüpheliler fiilin vuku bulduğu tarihte devlet kurumu olmalarının verdiği olanakların da elverişliliği ile cebir kullanmak suretiyle halkın anayasal haklarını çiğnemişlerdir. Şöyle ki, halkın en temel hakkı olan bilgi almasının önüne geçerek görevi kötüye kullanma ve  sırf halk yararına olmayan ekonomi politikasını desteklemek  ve yönlendirmek için  cebren yağma suçunu işlemiş ve yargı kararlarına rağmen bu suçları işlemeye devam etmiştir.

Üstelik kurum evvelki yıllarda, esasen tarafımızca da mevzuata ve temel haklara uygun şekilde re’sen yayınladığı ancak bilahare şikayete konu yayınlanmayan istatistik verilere ilişkin gerekçe niteliğini haiz olmayan bir ifadede bulunmaktadır. Enflasyon yönünden gösterge niteliği taşımadığını iddia ettiği madde fiyatlarının yayınlanması için ayrıca bir gün daha çalışma yapılması gerektiğini iddia etmektedir. İş bu beyana karşı halk 2019 yılından bu yana sistematik olarak yanıltıcı biçimde gerçeğe aykırı resmi enflasyon rakamlarının açıklamasının bir götürüsü olarak yağmalanmaktadır.

Halk algı yanılmalarının baskısı altında kalmakta, açıkça mevzuata uyulmamakta, yargı kararlarına rağmen aksine yapılan uygulamalar hasebiyle şeffaf bir yönetim anlayışına aykırı biçimde bilgi alma hakkı engellenmekte ve ekonomik gelecekleri mahva sürüklenmektedir. Üstelik, olay örgüsünde aktardığımız biçimiyle ekseriyetle menfi neticelenen suç duyuruları hakiki bir adalete erişimi namümkün kıldığından, yurttaşın yurttaşlık bağını da ortadan kaldıracak bir kerteye ulaşmıştır.

2. Kurumun 03.07.2024 tarihinde sepetin muhteviyatını açıklamaksızın kamuoyu ile paylaştığı enflasyon oranı aylık 1.64 olmuştur. Binaenaleyh; madde düzeyinde yayınlanmayan fiyatlar ve yanıltıcı biçimde belirlenen sözde enflasyon rakamları halkın büyük bir kısmına tekabül eden açlık sınırının altında yaşayan yurttaşlar yönünden bizatihi yağma suçunu teşkil etmektedir.

TCK’nın 257. Maddesinde düzenlenen suç tanımı, kamu görevlilerinin görevinin gereklerine aykırı hareket etmesi sonucunda kişilerin mağdur olması veya kamunun zarar görmesi şartları yönünden husule ermiş, kişilere haksız menfaat sağlanması yönünden ise kuvvetle muhtemeldir ki toplumda bir kesim ile sair kesim arasında her geçen gün artan sosyo/ekonomik uçurumdan mütevellit vücut bulacaktır.

Üstelik suç tanımında geçen mağduriyet kavramı ilgili madde gerekçesinde; “Görevin gereklerine aykırı davranışın, kişinin mağduriyetine neden olunması gerekir. Bu mağduriyet, sadece ekonomik bakımdan uğranılan zararı ifade etmez. Mağduriyet kavramı, zarar kavramından daha geniş bir anlama sahiptir.” şeklinde bir ibare ile izah edilmiştir. Somut durumda da  fiil yalnızca ekonomik zararı ifade etmeyip, birbirine ekonomi ile sıkı sıkıya bağlı olan, bireyin sosyal, siyasi, kültürel, seyahat ve benzeri her türlü haklarının ihlali sonucunu doğurmakta ve insanca yaşamı adeta ortadan kaldırmaktadır.

TCK’nın148. Maddesinde düzenlenen “Yağma” suçunun tanımı; “Yağma;  Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (2) Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet haline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi halinde de aynı ceza verilir. (3) Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.” şeklindedir. Somut olayda, şüphelilerin şikayete konu suç eylemleriyle cebir kullanmak (kamu gücünü) suretiyle tüm yurttaşları malvarlığı itibariyle zarara uğrattıkları sabittir. Buradaki cebir unsuru yalnızca fiziki bir cebir olarak değil, şüphelilerin sahip oldukları kamu otoritesi ve gücünü kullanmak suretiyle söz konusu zarara yol açtıkları şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir. 

3. Kurum enflasyon rakamlarını belirlerken takdir yetkisi olmadığı gibi hakikati paylaşmakla da mükelleftir. Büyükşehirlerde kira bedellerinin 55.000 TL  rakamları bulduğu, Büyükşehirler haricinde dahi kira bedellerinin takriben yedi bin TL olduğuna muttali iken, eleştiriler ve kamuoyu tepkilerine karşı kurum başkanının kira bedellerine ilişkin basına da yansıyan açıklamaları hayatın olağan akışına aykırı olacak biçimde bu verilerin tam aksinedir.

Yine resmi olarak açıklanmamış olsa dahi basın yansıyan TÜİK enflasyon sepetindeki enflasyon oranı hesaplamasına dayanak kabul edilen sepetteki bazı fiyatlar şu şekildedir; Kira: 5.845 TL , Yurt ücretleri 457 TL, Yumurta 2.47 TL, Cep telefonu 12.000 TL olduğu ileri sürülmektedir. Ülkedeki reel fiyatlarla uzaktan yakından ilgisi olmayan, hiçbir gerçekliği olmayan bu fiyatlar baz alınarak enflasyon oranının belirlenmiş olması şüphelilerin göz göre göre suç işlediklerinin en açık kanıtıdır.

Elbette sokakta hissedilen, pazardaki enflasyon gibi öznel nitelik taşıyabilecek gözlem ve yorumlardan da bağımsız olarak Türkiye İstatistik Kurumunun ürettiği verilere paralel veriler ve hesaplar yapan başka kurumlarla hatırı sayılır derecede giderek ayrı düşmesi bu husustaki şüpheleri arttırmaktadır. Kurumların verilerinin bölgesel olması nedeniyle aynı olması beklenemez ancak zaman zaman Türkiye İstatistik Kurumundan bir-iki  puan bile düşük enflasyon oranı açıklayan bir kurumun yaklaşık %10 daha fazla açıklaması dikkat çekicidir. Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı veriler ve izlediği yöntemler giderek daha fazla şüphe teşkil etmektedir.

Şüphelilerin altı yüz binin üzerinde fiyatı derleyerek, yaklaşık üç yüz bininin ise marketlerden alınan kasa fiyatlarından oluştuğunu söylemesine rağmen, madde fiyatlarının içeriğinin kanuna aykırı şekilde açıklanmıyor oluşunun müsebbibi, enflasyon tespit yöntemlerinin kasıtlı olarak yanlış veriler kullanılarak yapılması ve düşük belirlenmesidir. Bu haliyle Türkiye İstatistik Kurumu yöneticileri görevlerini kasten hatalı ve kusurlu yapmaktadırlar.

4. Yoksulluk sınırının dahi oldukça altında kalan en düşük emekli maaşının 10.000 TL olduğu, sigortasız işçi çalıştırılmasının, işsizliğin artış gösterdiği, özel sektörde dahi kök zamların yapılmadığı ekonomik atmosferde şikayet edilen kurum uygulama ve açıklamaları emeğin karşılığını teslim etmemek üzere kasıtlı olarak yapılmaktadır. İş bu sebeplerle ilgili kurum görevlilerinin eylemlerine ilişkin etkili bir soruşturma yürütülmesi ve bahsi geçen iddialarımızın tetkiki yönünden suç duyurusu yapılması zorunluluğu doğmuştur.

DELİLLER                    : Türkiye İstatistik Kurumu fiyat endeksleri, İstanbul Ticaret Odası fiyat endeksleri, Ankara 6. İdare Mahkemesi 2022/2383 E., ve 2023/700 K. Sayılı kararı, ilgili mevzuat ve  tüm dosya

HUKUKİ NEDENLER         : TCK ve her türlü yasal mevzuat.

SONUÇ ve İSTEM      : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı şüphelilerin TCK.’nın 257. ve 148. maddeleri ile resen tespit edilecek suçlar uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmasını vekaleten talep ederiz.11.07.2024

                                                                Müşteki Vekili

                                                           Av. Şerif Özgür Urfa

Paylaş: