Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 97 yılı geride bıraktık. Neredeyse bir asırlık ömründe bugün cumhuriyet tek adamın elinde esirdir. Tüm kurumları lağvedilmiş, ilerici tüm değerleri ve kazanımları yerle bir edilmiş, cumhuriyetin ayrılmaz bir parçası olan laiklik yok edilmiştir.
Bugün adında “Cumhuriyet” geçen ülkemizde yönetim halkın elinde değil, Saray’daki tek adamın iki dudağı arasındadır. Halkın iradesiyle seçilen temsilcileri, milletvekilleri, belediye başkanları bir tek adamın emriyle hukuksuzca tutuklanır hale gelmiştir.
Bunun sorumlusu yalnızca bir tek adam mıdır? Ne yazık ki hayır.
Cumhuriyetçi olduğunu söyleyip, neredeyse yüzyıl boyunca halka, işçiye, emekçiye karşı tarafını hep patronlardan yana seçenler, bağımsızlığı savunup ülkeyi Amerikan üsleriyle donatanlar, eşitlikçi olup halklar arasında ayrım yapanlar, laik olup cemaatlerle kol kola girenler, demokratlık adına bağnazlığa kapı açanlar da bugünkü esaretin sorumlusudur.
Bu esirlik, cumhuriyet işçi tulumu giymesin, halkla bütünleşmesin diye çaba harcayanların eseridir.
Bugün yeni yaşı kutlanacak, son kırıntıları korunacak bir Cumhuriyet değil, yeniden kurulması gereken bir Cumhuriyet vardır.
97 yıl önce Cumhuriyet bir gecede kurulmamıştı. Coğrafyamızın bu ilerici atılımı, yoksul halkların uzun soluklu mücadelesinin ürünü olarak doğmuştu.
Bugün de yeni bir cumhuriyeti kurmak bizlerin, işçilerin, işsizlerin, gençlerin, kadınların mücadelesinin ürünü olacak.
Cumhuriyeti esaretten kurtaracak ve ona yeni bir elbise giydirecek olan bizler olacağız.
Özgürce, barış içinde yaşayacağımız ülkeyi, emeğin cumhuriyetini, Sosyalist Türkiye’yi mutlaka kuracağız.
Türkiye İşçi Partisi
29.10.2020