AKP-MHP iktidarı kendi bekası için demokratik hak ve özgürlükleri kullanılamaz hale getiriyor, zorbalığa, hukuksuzluğa dayalı bir baskı rejimi yaratıyor. Baskıcı hamleler sistematik bir biçimde hayata geçiriliyor. Her gün bunun bir başka örneğiyle karşı karşıya kalıyoruz.
Yapılan saldırılar, iç güvenlik mekanizmasının ve yargının demokratik muhalefete karşı partizan bir saldırı grubu haline getirildiğini gösteriyor. Aynı zamanda Erdoğan ve ortaklarının, halka sopa göstererek, iktidarını sürdürme politikasına karar verdiğini gösteriyor.
HDP hakkında kapatma davası süreci işletiliyor, yönetici ve üyelerine karşı siyasi kumpas davaları başlatılıyor, genel merkezi polis tarafından kuşatılarak çalışmaları engelleniyor.
Genel olarak sosyalist parti ve örgütlere baskılar sürüyor ve yakın zamanda 1 Mayıs çalışması yapan TÖP üyeleri ev baskınıyla gözaltına alınıyor.
İşçi sınıfına göz açtırılmıyor ve sınıfın sendikalaşması her türlü hukuksuzluğa başvurularak engelleniyor. Kuryelerin, tekstil işçilerinin, metal işçilerinin, gemi söküm işçilerinin hak arama eylemlerinin karşısına derhal polis gücü yığılıyor. Grevler yasaklanıyor.
Kadınların emekleri, bedenleri ve yaşam hakları için yürüttüğü mücadeleye büyük bir şiddetle set çekilmeye çalışılıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Derneği’ni kapatmak üzere dava açılıyor.
Gezi Davası’nda halkın nefes alacağı son yeşil alanı savunmuş olanlara en ağır mahkûmiyet cezaları yağdırıldı. Gezi mücadelesini sırtlanmış memleketin yüz akı insanlarımız şimdi cezaevinde. Toplumsal muhalefet sindirilmek isteniyor.
Dün bu baskı ve hukuksuzluk politikaları zincirine bir yenisi daha eklendi. Yargıtay, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 3 davadan aldığı cezayı onadığını açıkladı. Bu cezalarla birlikte Kaftancıoğlu’na siyaset yasağı da getirildi.
Ülkede mevcut otoriter rejime muhalefet edenlerin hepsi tehdit altında ve susturulmak isteniyor. Verilen son ceza, toplumsal muhalefete yönelik baskıların bir plan dahilinde uygulandığının ve daha da arttırılacağının işaretini veriyor.
Bu baskıcı müdahalelere karşı Canan Kaftancıoğlu’nun yanındayız.
Başta YSK olmak üzere tüm yargı, görevini adil olarak yerine getirmeli, iç güvenlik kurumları bağımsız ve tarafsız bir yönetim yapısına sahip olmalıdır. Bu konuda bütün demokratik ve toplumsal güçlere mücadele görevi düşüyor.
Toplumsal mücadelenin farklı alanlarında eşitliği, özgürlüğü, demokrasiyi, barışı, emeği, adaleti, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve ekolojiyi ortak şekilde savunmak üzere bir araya gelen bizler; bu baskıcı ve hukuksuz uygulamaları asla kabul etmiyoruz.
Ülkemize yaraşır bir demokrasiyi inşa etmek için mücadele edeceğiz.
EMEP, EHP, HALKEVLERİ, HDP, SMF, TİP, TÖP