ZEYTİNE, ORMANA, MERAYA MADEN İÇİN SALDIRI ÖNERGESİNE HAYIR

13 Haziran 2025’te Meclis Komisyonu’na sunulan önerge ile 2872 sayılı Çevre Kanunu, 3213 sayılı Maden Kanunu, 4342 sayılı Mera Kanunu ve 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun ve 3194 sayılı İmar Kanunu’nda değişiklikler önerildi.

Farklı kanunlardaki değişikliklerin oluşturduğu çerçeve, resmi çok net gösteriyor. Ülkenin topraklarının yarısından fazlasının madenlere ruhsatlandırılması iktidara ve madenci şirketlere yetmiyor.

23 yılda 22 kez değiştirilen Maden Kanunu’nda pek çok kez getirilen orman, zeytinlik ve mera alanlarında maden arama ve açılması önerisini AKP iktidarı yeniden önümüze getiriyor. Zeytin Kanunu, Orman Kanunu, Mera Kanunu’nda daha önce defalarca kez madenler için değişiklik önerisi geldi. Yasalarla korunan bu alanlarda maden açılmasının önündeki engellerin ortadan kaldırması isteniyor.

Hatırlayalım! 1 Mart 2022 tarihinde sabaha karşı, 31765 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile maden yönetmeliğine zeytinlik alanların talanı düzenlemesi getirilmişti. Bu yönetmelik ile, tıpkı bugün olduğu gibi, madenlerin karşısında zeytinlikleri koruyan tüm engeller ortadan kaldırılmaya çalışılmıştı. Tüm yurttan çıkarılan itiraz sesleri, onlarca kurumun ve yurttaşın açtığı davalar, sokakta, zeytinliklerde süren mücadele sonucunda Danıştay 8. Mahkemesi Temmuz 2024 tarihinde yönetmeliği, Zeytin Kanunu’na aykırı olduğu gerekçesi ile iptal etmişti. Türkiye’deki 190 milyon zeytin ağacını korumak için ülkenin her yerinden sesimizi çıkardık ve zeytinliklerimiz kazandı.

Zeytinliklere Bu Defa Adresi Belli Saldırı

Zeytinliklere maden için göz diken yönetmelik ve yasa değişikliklerinin gerekçesi, dün de bugün de elektrik ihtiyacı, “kamu yararı”, “yerli-milli kömür” denilerek, yenilebilir enerji kaynaklarının “dengesizliği” öne sürülerek, maden faaliyeti sonrası yeniden zeytinlik rehabilite edileceği söylenerek yaratılacak tahribat hafifsetilmeye ve yasa tekliflerine meşruluk kazandırılmaya çalışılmaktadır. Daha önce 10 kez denenen ancak her defasında reddedilen, iptal edilen teklifler sonrasında, 11. kez Zeytin Yasası’nın ortadan kaldırılması için yeni bir yasa teklifi yapılmıştır. 13 Haziran 2025 tarihli yasa değişikliği önergesinde ise, arazisi kamulaştırılacak zeytinlik sahibine, zeytinliklerin taşınması için yeni tesis edilecek zeytinlik alanların rayiç bedel üzerinden 10 yıl süreyle kiralama yapılabileceği söylenmektedir. Yüzyıllardır bu topraklarda yaşayan ve tarımla uğraşan vatandaşların gelecekteki yüzyıllarda da topraklarında yaşama hakkının, geçim hakkının ellerinden alınmasını ve yerlerinden yurtlarından edilmesini öneren bu yasa teklifi derhal geri çekilmelidir.

Açık konuşalım. Maden Kanunu’na geçici madde eklenmesi önerisinde işaret edilen, adı söylenmeyen ancak harita ile işaretlenen alanlar Yeniköy, Kemerköy, Yatağan termik santrallerinin kömür ruhsat alanlarıdır. Yıllardır inatçı ve ilham verici mücadelesini sürdüren İkizköylülerin, Milaslıların yenemedikleri iradesini, yasa ile kırma hamlesidir.

Maden Kanunu’na geçici madde ekleyerek kendi kanunuyla korunan zeytinliklerin adrese teslim yok edilmesi, “Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması” hakkında kanunu ihlal edecek ve hatta Zeytin Kanunu’nda da değişiklik yapılmasının önünü açacaktır. Maden açmayı, tüm kanunların üstünde gören bu zihniyetle mücadele, geleceğimiz için hayatidir. Bir ülkenin planlaması, sadece altındaki madene, tüketeceği enerjiye göre yapılamaz. Üstündeki zeytine, köye, su taşkın alanına, dereye bakılmadan planlama yapılamaz. 13 Şubat 2024’te Erzincan İliç’te büyük bir facia ile, 18 Kasım 2021’de Giresun Şebinkarahisar’da, 11 Aralık 2022’de Kastamonu Hanönü’nde çeşitli maden atık depolarının patlaması sebebiyle, hemen dibindeki akarsuya karışmasını yaşadık. Ekosistemin bir bütün olarak korunması gerekliliği göz ardı edilemez.

Devlet Ormanlarında Madene Acele Ruhsat

Maden Kanunu’nun 7. Maddesindeki değişiklik önerileri ile, devlet ormanlarında maden ruhsatlarının daha fazla sayıda ve daha hızlı verilmesi, arama ve işletme sürelerinin bedelsiz uzatılabilmesi, herhangi bir izne tabii olma halinde de madencilik faaliyetine devam edilmesi istenmektedir.

Kanun değişikliği ile, devlet ormanları içinde maden aranması ve işletilmesi için Orman Genel Müdürlüğü (OGM)’nün 24 ay bedelsiz izin vermesi ve OGM’nin talep etmesi halinde 12 ay daha uzatılması istenmektedir. Ayrıca mevzuat gereği alınması gereken kurum görüşlerinin ve çevresel etki değerlendirmesi belgesinin Maden ve Petrol Genel Müdürlüğü’nce alınması ve Orman Genel Müdürlüğü’nün verdiği izni, ÇED yönünden uygun görüş olarak kabul edilmesi talep edilmektedir.

Değişiklik maddesinde, ruhsat düzenlendikten sonra alan izne tabi hale gelse dahi madencilik faaliyetlerine devam edilir denilmektedir. Özetle, bu düzenlemelerle, madencilik faaliyetinin durmaması için ne gerekiyorsa yapılması sağlanmaya çalışılmaktadır.

Kazdağları yöresinin %79’unun, Tokat’ın ormanlarının %44’ünün, Dersim-Erzincan ormanlarının %52’sinin madenlere ruhsatlı olduğunu unutmayalım.

Yeni Kurul: Tek Adam Rejimi Kurulu

Teklifle birlikte 3213 sayılı Maden Kanunu’nda cumhurbaşkanının görevlendirdiği ve çalışma esaslarını belirlediği oluşturulan bir Kurul tanımlanmaktadır. Bu Kurul’a, bakır, gümüş, altın gibi IV. Grup madenler ve stratejik öneme sahip madenlere izin verilmeyen hallerde, izin hakkında nihai kararı vermesi yetkisi verilmesi istenmektedir. Kurul madencilik lehine karar verirse de büyük bir süratle 1 ay içinde ruhsat düzenlenmesi sağlanmaktadır. Kurul’un alacağı kararların “üstün kamu yararı” çerçevesinde alınacağı iddia edilmektedir. Oysa ki kamu yararı temiz, güvenilir, sağlıklı ve güvenceli çevreler yaşama hakkıdır. Su hakkı, temiz gıda hakkı, temiz hava hakkıdır. 

ÇED Süreci Engelini Aşmak

Kitabi ve kopyala yapıştır metinler haline getirilen Çevresel Etki Değerlendirme Raporları, oldu bittiye getirilen Halkı Bilgilendirme Toplantıları dahi zaman kaybı olarak görülmekte ve değişiklik önerisinde, ÇED süreçlerinin tamamlanması dahi beklenmeden diğer izin süreçlerine başlanması önerilmektedir. İzne tabii olması gereken tüm projelere ve madene sonsuz sürat ve kolaylık sağlamak istenilmektedir. 

ÇED Yönetmeliği’ne tabi olan, ancak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlükleri tarafından sıkça karşımıza çıkan “ÇED Gerekli Değildir” kararının yönetmelikten çıkarılması istenmektedir. Madde değişikliğinin gerekçesi olarak, halk tarafından bu ifadenin yanlış anlaşıldığı ve tepki çektiği gösterilmektedir.

Oysa ki tepki çeken ve farkında olduğumuz şey, ilgili müdürlükler ve Bakanlık tarafından verilen ÇED kararlarının ezici biçimde çoğunluğunun, çevresel etki değerlendirmesine tabii tutulması gereken enerji, maden, turizm, imar ve rant projelerine verilen ÇED Gerekli Değildir ya da ÇED Olumlu kararlarından oluşmasıdır.

ÇED Yönetmeliğinin yayınlandığı 1993 yılından 2024 yılına kadar, 8078 adet ÇED Olumlu, 1422 adet ÇED Gerekli, 88 adet ÇED Olumsuz ve 80870 adet ÇED Gerekli Değildir kararı verilmiştir. ÇED Gerekli Değildir kararlarının %75’e yakını petrol ve madencilik sektörü projelerine aittir.

Hatırlayalım! Erzincan İliç’teki Çöpler Kompleks Madeni’nin kapasite artışı için 2021 yılında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca verilen ÇED Olumlu kararını hatırlayalım. Aynı madende 21 Haziran 2022 tarihinde liç sahasında siyanür sızıntısı yaşanmış, buna rağmen izinler iptal edilmemiş, Anagol Madencilik’e ‘Çevre Kanunu’na aykırılıktan 16,4 milyon TL ve prosedür uygunsuzlukları nedeniyle 132 bin TL para cezası uygulandığı, tesisin ise gerekli tedbirler tamamlanıncaya kadar faaliyetlerinin durdurulduğu belirtilmişti. Peki sonra ne oldu? Açık ocakta genişleme için 2023 yılında Erzincan Valiliğince, Çöpler Kompleks Madeni Açık Ocak Genişleme Projesi için “Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir” kararı alındı. 13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan İliç’teki Anagold Madencilik’in işlettiği Çöpler Madeni’nde göz göre göre gelen zehirli toprağın kayması ile 9 işçi katledildi.

ÇED Gerekli Değildir kararlarına itirazımız, basit bir anlam karmaşası değil, yaşamlarımızın, canlılarımızın, suyumuzun, toprağımızın değerinin hiçe sayılması mücadelesidir.

TİP Kent ve Ekoloji Bürosu

Paylaş: