UZAKTAN EĞİTİMDEN VAZGEÇİN!

On ilde on binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan deprem felaketinden dolayı derin üzüntü içerisindeyiz.

Depremin yarattığı yıkımın ortadan kaldırılması, fiziksel ve toplumsal yaraların bir an önce sarılması için bilimsel temelde bir afet yönetimi zorunludur ve afet yönetimin temel amacı yaşamı hızla olağan koşullarına döndürmek olmalıdır.

Oysa, tarihimizin en zor dönemlerinden birinden geçerken AKP hükümeti, afet sonrası yönetimde ilk adım olarak yükseköğretimin fiilen askıya alınması anlamına gelen uzaktan eğitime ve KYK yurtlarının depremzedelere tahsis edilmesine yönelik karar almış ve dolayısıyla önümüzdeki aylar boyunca normalleşmenin sağlanmasına dönük bir derdinin olmadığını açıkça ilan etmiştir. Üstelik üniversite bileşenleri dahil edilmeden alınan bu karar yalnızca deprem bölgesini değil, ülkenin tamamını kapsamaktadır. Tıpkı pandemi döneminde olduğu gibi her felakette ilk olarak eğitimden feragat edildiğini gösteren bu karar, Saray Rejimi’nin eğitim karşısındaki tutumunu ve konuya verdiği “önemi” ispatlar niteliktedir.

Depremzedelerin ihtiyaçlarını ve somut koşullarını gözetmeden tek adamın attığı bu adım, depremzede gençlerin böylesi bir felaketten sonra ihtiyaç duyduğu iyileştirici ortamı sağlamaktan uzaktır. Deprem kaynaklı travma yaşıyor olabilecek gençler yaşıtlarıyla bir arada olmalı, kampüslerinde sosyalleşmelidir. Önümüzdeki günler, gençlerin yapayalnız bırakıldığı, toplumdan yalıtıldığı değil, yan yana gelerek acılarımızı sağalttığımız bir süreç olmalıdır. Ayrıca bu karar iktidarın, gençlerin bir araya gelip örgütlenmesi ve üniversitelerden muhalif sesin yükselmesinden duyduğu endişeyi de ortaya koymaktadır.

Uzaktan eğitimin, eğitimde niteliği düşürdüğü ve teknik yetersizlik nedeniyle eğitime erişimde sınıfsal eşitsizlikleri derinleştirdiği pandemi sürecinde deneyimlenmiştir. Üstelik deprem bölgesindeki illerde internet altyapısında yaşanan sıkıntılar ve iletişim araçlarının eksikliği ortadadır. İktidarın tüm olumsuz deneyimlere karşın eğitimde hoca-öğrenci arasındaki etkileşimi yok sayan, eğitimi salt teknik bilgi aktarımı olarak gören, eşit koşullara sahip olmayanlar arasındaki fırsat eşitsizliğini derinleştiren bu anlayıştaki ısrarı bir kuşağın nitelikli eğitim hakkını elinden almaktadır.

Saray Rejimi’nin KYK yurtlarını depremzedelere tahsis etmesi hem depremzedeler hem öğrenciler için çeşitli sorunlara neden olmaktadır. Olağan günlerde öğrencilerin bile zorluklar yaşadığını bildiğimiz ve sayıca yetersiz olan KYK yurtlarının fiziki koşulları depremzede ailelerin sağlıklı bir biçimde barınmalarına elverişli değildir. Bunun yanında yurtlarda kalan öğrencilerin nereye taşınacakları planlanmaksızın öğrenciler odalarından çıkartılmış, sömestr tatili için memleketlerine giden öğrencilerden apar topar üniversitelerinin bulunduğu kentlere gelip eşyalarını almaları istenmiş, depremzede ya da değil, tüm öğrenciler tıpkı pandemi sürecinde olduğu gibi yurtsuz bırakılmıştır. Okudukları şehirlerde barınacak yerleri kalmayan öğrenciler, eğer depremden etkilenmemiş ise ailelerinin evlerine dönmek zorunda kalacaktır ve bu durumda, pandemi döneminde de gözlemlediğimiz pek çok toplumsal sorunun yeniden ortaya çıkması olasıdır.

Tüm bunların yanında oteller, saraylar, yatırım aracı haline gelen lüks rezidanslar boş dururken öğrencilerin hem barınma hem eğitim haklarına erişimlerini sağlayan yurtlara el konulması, AKP’nin, kendi yarattığı krizin bedelini üniversite öğrencilerine ödetmeyi seçerek, halkın değil patronların iktidarı olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Uzaktan eğitim, derhal vazgeçilmesi gereken bir karardır. Okullar gecikmeli de olsa fiziken açılmalı, öğrencilerin normalleşme ve nitelikli eğitim hakları ellerinden alınmamalıdır. Afet ve kriz dönemlerinde gözden ilk çıkarılanın eğitim olmasına izin vermeyeceğiz.

TİP Bilim Kurulu

Paylaş: