SİLAHLANMA YARIŞINA, ASKERİ PAKTLARA HAYIR: NATO LAĞVEDİLMELİDİR!

4 Nisan 1949’da kurulan NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) 74 yıldır dünyanın en büyük askeri paktıdır. NATO’nun lider ülkesi ABD, dünyanın en büyük silah tüccarıdır. Örgüt birçok ülkenin iç işlerine müdahale eden, İtalya’daki “Gladio” örneğinde olduğu gibi kontrgerilla faaliyetleri yürüten yasadışı operasyon merkezlerine sahiptir ve bugün de bu uzantılarını temizlemiş değildir. Geride bırakılan 74 yılda birçok ülkenin onarılamaz şekilde tahrip edilmesinde, bombalanıp istikrarsızlaştırılmasında başrolü ABD ve NATO oynamıştır: Afganistan ve Libya örnekleri bunun en açık kanıtıdır. Sayısız savaşa, acı ve yıkıma neden olan NATO lağvedilmelidir.

NATO, üye devletlerin askeri stratejileri ve sanayileri üzerinde de sözüm ona koordinasyon ve standartlaşma adına kontrol sahibidir. NATO, ABD kaynaklı silahların satışını arttırma üzerine kurulu bir dayatma mekanizmasıdır. Bu aynı zamanda ABD’nin, üye ülkeleri kendi siyasi kontrolünde tutma mekanizmasıdır. Bu kuşatmadan kurtulmak için Türkiye NATO’dan derhal çıkmalıdır.

Askeri üsleri ve tatbikatları ile dünyanın birçok bölgesinin daha da gerilmesine hizmet eden bu askeri birlik kendisini adeta Avrupa Birliği ya da Birleşmiş Milletlere bağlı bir yan kuruluş gibi göstermektedir. Sözde “SSCB’den gelecek tehditlere karşı kuruldu” denilen paktın amacı aslında emperyalist batı bloğunun egemenliğini sağlamayı amaçlamaktadır ve SSCB dağıldığı günden bu yana daha çok silahlanma, daha fazla kutuplaşma ve gerilimli bir uluslararası düzen yaratarak bu amacını kanıtlamıştır.

Soğuk savaş bittikten sonra hiç durmaksızın genişleyen örgüt en son 2014’te Ukrayna’da ABD merkezli bir siyasi darbenin ardından bu ülkeyi de askeri şemsiyesine almak üzereyken Rusya’nın Ukrayna’yı işgali gerçekleşmiştir.  Türkiye İşçi Partisi, Rusya’nın egemen bir devlet olarak Ukrayna topraklarına yönelik askeri müdahalesi ve işgalini asla kabul edilemez bir adım olarak değerlendirirken, diğer yandan da bu süreci ortaya çıkaran ABD müdahalelerine ve NATO genişlemesine de şiddetle karşı çıkmıştır.

Barış daha çok silahlanma ile ya da askeri paktları genişletme ile değil, karşılıklı güvenceler verip askeri bütçeleri küçülterek gelebilir. NATO’nun en son Finlandiya’yı kapsayan genişleme süreci olağanüstü kaygı vericidir. Yalnız Rusya-Ukrayna hattını değil, yerkürenin pek çok bölgesini istikrarsızlaştıran başlıca etken NATO’nun kendisi ve genişleme hedefleridir.

Türkiye’nin de aralarında olduğu NATO ülkeleri,  Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler dünya tarihinde eşine az rastlanır bir silahlanma yarışı içine girmişlerdir. Washington ile Moskova arasında, Sovyetler Birliği’nin var olduğu günlere dayanan kitle imha silahlarını dizginlemeyi amaçlayan anlaşmalardan son yıllarda geri adım atılması, yapıcı ve uzlaşmaya dayalı bir anlayışın terk edildiğini göstermesi bakımından kaygı vericidir. Barışı tesis edebilmek için silahlanma yarışını denetim altına alacak bir zemin oluşturmak şarttır. Tam da bu nedenle tüm askeri paktlar lağvedilmeli, silahlanma yarışını tersine çevirecek uluslararası sözleşmelere geri dönülmelidir.

Türkiye İşçi Partisi, askeri çözüm arayışlarına, saldırganlığa, emperyalist ve yayılmacı girişimlere karşıdır.

NATO’ya, genişlemesine ve Türkiye’nin NATO’da kalmasına Hayır!

Ülkede, bölgede ve dünyada barışta inat ediyoruz.

Paylaş: