İKİNCİ YÜZYIL BİLDİRGESİ: CUMHURİYET EMEKLE ÖZGÜRLEŞECEK

Bugün cumhuriyetin resmen ilanının 100. yılı. 

Bundan tam 100 yıl önce, bu ülkenin insanları bir Saray’ın, bir sülalenin keyfi yönetimine, yobazlığın saltanatına son verdi ve cumhuriyeti kurdu. Bir hanedanın varlığı devam etsin diye yoksul halk çocuklarını savaştan savaşa sürükleyen, halklar arasında düşmanlık yaratıp onları birbirine kırdırtan çürümüş bir imparatorluğa karşı verilmiş özgürlük mücadelesinin adıdır cumhuriyet.

Bu tarihi atılımla gurur duyuyoruz.

Cumhuriyet, sadece Saray’ın egemenliğine değil aynı zamanda emperyalist paylaşım politikalarının kurbanı edilmek istenen ülkemizin işgaline ve onunla kol kola giren işbirlikçi gericilere karşı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde sergilenen cesur ve inatçı bir direnişin ürünüdür.

Bu tarihi direnişle gurur duyuyoruz.

Bugün hala birbirimize “yurttaş” diyebiliyor yurttaşlık bilinci ile en temel haklarımızı çöpe atmaya çalışanlara karşı azimle ve inatla kafa tutuyorsak bu, yüz yıl boyunca emekçilerin, gençlerin, kadınların, aydınların, bu ülkenin ilerici ve mücadeleci insanlarının tarihimize bıraktığı izler sayesindedir. İnadımız da umudumuz da onların verdikleri özgürlük ve eşitlik mücadelesinden ilham almaktadır.

Bu izlerle 100 yıldır gurur duyuyoruz, duymaya devam ediyoruz.

İşte bu güvenle cumhuriyet fikrinde inat ediyoruz! Cumhuriyeti içine düşürüldüğü esaretten kurtarmak için azimle mücadele ediyoruz!

Evet, cumhuriyet emekçilerin, yoksul Anadolu insanının, fedakar gençlerin, cesur kadınların elleri ve emekleri üzerinde kurulmuştur.

Ama para babaları, toprak ağaları, bankerler ve tüccarlar, holding patronları ile onların semirttiği gerici, işbirlikçi siyasetçiler cumhuriyete, onun esas sahibi olan halkın damgasını vurmasından ölesiye korkmuşlar; cumhuriyeti halktan koparmak için ellerinden geleni artlarına koymamışlardır.  

Ülke emekçilerinin yarın nasıl bir hayata uyanacağını bir avuç para babasının keyfinin belirlediği, buna karşı yükseltilen her söz karşısında sopanın gösterildiği bir düzendecumhuriyet özgür olamazdı, olamadı da.

Emekçiler birleşmesin, hakkını aramasın, zulme ve yoksulluğa karşı koymasınlar diye kadınların, çocukların, gençlerin özgürlüğüne düşman her türlü gericiliği besleyen bir düzende halkın egemenliği yaşayamazdı, yaşayamadı da.

Emekçiler her ses yükselttiğinde halk egemenliği fikrinin tabutuna bir çivi daha çakan, yurttaşlık bilincini piyasacılık ve bencil bireycilikle, laikliği din bezirganlığıyla, ortak yurt duygusunu ırkçılık, ayrımcılık ve şovenist düşmanlıkla aşındıran, yalnızca egemen olandan farklı bir dine, kimliğe mensup diye bu ülkenin yurttaşlarına sürgünü, kıyımı reva gören böyle bir düzende bağımsızlık, laiklik, kamuculuk tutunamazdı, tutunamadı da.

Yüz yıl önce verilmiş “halk egemenliği” ve “eşit yurttaşlık” sözündeki hakkını aramak üzere her harekete geçtiklerinde emekçilere, aydınlara, sosyalistlere, kadınlara, Alevilere, Kürtlereher türlü zulmü reva görenler işledikleri suçları meşru kılmak, bu suçlardan sıyrılmak için ırkçılık, yobazlık zehrini topluma saçanlar ülkeyi en sonunda cumhuriyet düşmanlarının eline terk ettiler.

Bugün, ülkenin kaynaklarını, doğasını, insanını para babalarının hizmetine sunmak konusunda gemi o kadar azıya almış durumdalar ki bu ülkenin onurlu insanlarının “halkın egemenliğinin”, “kamu yararının”, “eşit yurttaşlığın” peşine düşmesinden, bunların bir fikir, bir sembol olarak yaşamasından bile ürküyorlar. Yangından mal kaçırırcasına yürüttükleri gaspın ve talanın karşısına kimse çıkmasın istiyorlar. Kimse bir daha cumhuriyeti düşlemesin, cumhuriyet için dövüşmesin, cumhuriyete özgürlük istemesin istiyorlar.

Devleti kendi mülkü, vatandaşı tebası olarak gören bir tek adam sultasında, mafyanın, tarikatların hayatın her alanında büyük bir özgüvenle cirit attığı, lümpenliğin ve cehaletin övüldüğü böyle bir düzende cumhuriyete dair herhangi bir değerin lafının edilmesine bile tahammül edemiyorlar.

100 yılda ve 100 yılın sonunda, cumhuriyetimiz, cumhuriyet düşmanları tarafından esir alınmıştır. 

Fakat cumhuriyet fikrini bu topraklardan silebileceklerini düşünenler yanılıyor. Bizim halkımızı, tarihimizi ve inadımızı küçümseyenler yanılıyor. Cumhuriyet fikrinin sahipsiz kaldığını sananlar yanılıyor. Solu, sosyalistleri, ilerici ve devrimcileri bu ülkeden, cumhuriyet tarihinden söküp attıklarını sananlar fena halde yanılıyor.

Bugün, Cumhuriyeti kurmak ve korumak için seferber olan emekçiler, gençler, kadınlar varlığını sürdürüyor. Cumhuriyet fikri, her türlü saldırıya karşı ülkemizin ve halkımızın kalbinde, zihninde vazgeçilmez yerini koruyor.

​​

Bu ülkenin emekçileri, ezilenleri, gençleri ve kadınları, sosyalistleri ve ilericileri cumhuriyet fikrini sahipsiz bırakmayacak. Ve ikinci yüzyılda halkın gerçekten egemen olduğu cumhuriyeti mutlaka ama mutlaka yeniden kazanacak.

Bugün cumhuriyet, sermaye ve gericilik tarafından lime lime edilmiş geçmişe yakınmakla değil onu yüzyıllardır kemirerek tüketmiş sermaye düzenine karşı direnerek; halkın gerçek egemenliği için, emekçilerin iktidarda olduğu bir ülke için mücadele ederek kazanılabilir.

Depremde yıkılan ve kaderine terk edilen Hatay için, hukuksuzca tutsak bulundurulan Can Atalay için, KYK yurtlarında ihmaller sonucu katledilen ya da cemaat-tarikat yurtlarında canına kıyan gençlerimiz için, sokak ortasında öldürülen ve hayatın her alanında şiddete maruz bırakılan kadınlar için, ölesiye çalıştırılıp yoksulluğa ve açlığa mahkum bırakılan, fabrikada, madende, şantiyede ölüme itilen emekçiler için, Soma için, Ermenek için, Hendek için, Amasra için, Çorlu için, karanlığa boğmak istedikleri ülkemiz için başlattığımız Özgürlük Yürüyüşünün son gününde Türkiye İşçi Partisi olarak hem duyuruyor hem de davet ediyoruz. 

İkinci yüzyılda cumhuriyeti içine düşürüldüğü esaretten kurtaracağız. 

Türkiye İşçi Partisi olarak cumhuriyete özgürlük mücadelesinin en ön safında olacak, emekçilerin cumhuriyeti kendi ellerinde yükseltmesi için çalışacağız.

Türkiye İşçi Partisi olarak, 100 yıl önce büyük emeklerle var edilmiş cumhuriyetin bir grup para babası ve gerici tarafından yok edilmesine seyirci kalmayacak, ikinci yüzyılda sadece ve sadece halkın egemen olduğu, sadece ve sadece eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin, adaletin, laikliğin, kamuculuğun, bağımsızlığın yeşerdiği bir ülke kuracağız.

İkinci yüzyılda cumhuriyet özgür olacak, cumhuriyet halka ait olacak!

İkinci yüzyılda cumhuriyet emeğin, emekçinin, ülkemizin gençlerinin, kadınlarının, dil, din, mezhep fark etmeksizin tüm insanlarımızın yuvası olacak!

Türkiye İşçi Partisi olarak söz veriyoruz: İkinci yüzyılda cumhuriyet, sosyalist bir cumhuriyet olacak!

İkinci yüzyılda cumhuriyet sahipsiz kalmayacak, emekle özgürleşecek!

Paylaş: