DEPREMİ DE SUÇLULARI DA UNUTMAYACAĞIZ! HALK SARAY’DAN, DAYANIŞMA SADAKADAN BÜYÜKTÜR!

Ülkemizin 11 kenti, 1 yıl önce bugün derin bir acıya uyandı. Kahramanmaraş merkezli depremlerde on binlerce yurttaşımızı yitirdik. Türkiye’nin en büyük gerçeği olan depremle yüzleşmek yerine ihmalkarlığı, rantçılığı, imar affını tercih eden iktidarın bize çıkardığı acı reçeteyle baş başa kaldık. Hüzün ve öfkeyle birbirimize ve dayanışmamıza sarıldık.

Saray iktidarı tarafından kaderine terk edilen depremzede yurttaşlarımıza uzanan tek el, halkın eliydi. Kimimiz cebindeki son parayı, kimimiz battaniyesini, kimimiz oyuncağını gönderdi. Yatları, katları, Sarayları olanlar yüz binlerce insana aylarca çadır gönderemedi, konteyner veremedi, ev inşa edemedi. Cumhurbaşkanı bir ihmalin değil bilinçli bir tercihin söz konusu olduğunu “yerel iktidar ile genel iktidar uyum halinde olmazsa hizmet gitmez” sözleriyle itiraf etti. Ana muhalefetin belediye başkanı ise “tek müsebbibi ben değilim” diyerek depremden önce yönettiği kenti tekrar yönetmeye aday oldu.

Soruyoruz, soracağız: Sorumlular kim? Suçlular kim?

Milyonlarca liralık deprem vergilerinin nereye harcandığını soruyoruz, soracağız.

Depremde devletin günlerce, haftalarca, aylarca nerede olduğunu soruyoruz, soracağız.

Televizyonlarda yapılan sadaka şovlarıyla toplanan milyarların nereye kaybolduğunu soruyoruz, soracağız.

Çıkarılan imar aflarına ve göz yumulan çürük binalara verilen ruhsatlara kimlerin imza attığını soruyoruz, soracağız.

Kızılay’ın nasıl çadır sattığını soracağız!

Yanıtlarını bildiğimiz bu soruları, suçluları unutturmamak için sormaya devam edeceğiz.

Ve Türkiye’ye reva görülen bu kara kaderi değiştireceğiz.

Depremin üzerinden 1 yıl geçmiş olmasına rağmen karşı karşıya kaldığımız tablo her şeyden daha açıklayıcı: Başta depremzedelere çadır satan dönemin Kızılay Başkanı Kerem Kınık ve Hatay’da yıkılan onlarca binaya ruhsat veren belediye başkanı Lütfü Savaş olmak üzere yetkililer hakkında tek bir soruşturma dahi açılmamışken, Hatay’ın seçilmiş milletvekili Can Atalay AYM’nin kararlarına uyulmayarak hapiste tutuluyor, çadır tüccarlarını ifşa etmek için sokağa çıkıp gözaltına alınan 87 Türkiye İşçi Partili ise 7 Şubat Çarşamba günü yargılanıyor.

Bu sorumsuzluk, bu arsızlık, bu pişkinlik değişecek. Türkiye bu zulme mahkum kalmayacak.

Ne halka yaşatılan acılar ne de halka karşı işlenen suçlar unutulacak.

Deprem enkazlarından nasıl dayanışma ile çıktıysak ülkeyi dönüştürdükleri enkazdan da aynı dayanışma ile çıkacağız.

Paylaş: