Emeğinden başka herhangi bir zenginliği olmayan kişiler, alın teriyle geçimini sürdürenler;
Fabrikada, ofiste, kamu kuruluşunda, tarlada veya evinde fark etmez, geçinmek için çalışmak zorunda olanlar;
Çoğu güvencesiz, sözleşmesiz, taşeron çalışanlar;
İş bulmak için kapı kapı gezen veya bilgisayar başında uğraşıp didinenler;
Sen, ben, o… Yani nüfusun büyük çoğunluğu olan bizler, biz emekçiler ülkeyi yönetebilir miyiz?
Türkiye’nin dört bir yanında kendi çıkarlarımız için, kendi gücümüzle örgütlenebilir, yan yana gelebilir miyiz?
Bu sorulara gönül rahatlığıyla “EVET” diye yanıt verebiliyorsak, tarihimizde parıl parıl parlayan bir deneyimimiz olduğu içindir.
Bugün 13 Şubat…
13 işçi ve sendikacının Türkiye İşçi Partisi’ni (TİP) ilk kez kurdukları tarihin 58. yıl dönümü.
Bugün 13 Şubat…
TİP’in kuruluşuyla güçlenen Türkiye işçi sınıfının, sermaye düzenine hizmet etmeyen bir sendikacılık için Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) kurmasının 52. yıl dönümü.
Ne mutlu ki, TİP de DİSK de tarihin onurlu birer sayfası olmakla kalmadı. Mücadelelerine devam ediyorlar.
1961’de TİP’i, 1967’de DİSK’i kuran, her iki örgütü de sayısız kazanıma imza atan kitlesel güçlere dönüştüren kadroları saygıyla anıyoruz. Selam olsun TİP’in ve DİSK’in şanlı tarihine ve bugününe!
Ve TİP’in genç kadroları olarak söz veriyoruz.
Tüm birikimimizi ve enerjimizi, her geçen gün daha da yoksullaşan, örgütsüzleşen, güvenceden yoksun bırakılan emekçilerin örgütlü bir güce dönüşmesi, iktidara gelmesi için kullanacağız.
Söz veriyoruz, başaracağız.
Türkiye işçi sınıfı başaracak!
Yaşasın TİP, Yaşasın DİSK!
Yaşasın işçi sınıfının devrim ve sosyalizm mücadelesi!