3 Aralık Dünya Engelliler Günü ülkemizdeki engelli yurttaşlar ve ailelerinin zihnine hep benzer karelerle kazınmış, benzer anılar bırakmıştır.
Yılın diğer her günü en temel haklarına erişmekte zorluk çekmiyorlarmış, eğitimden çalışma hayatına her alanda eşitsizliklerle, ayrımcılıkla yüzleşmiyorlarmış, pul olmuş sosyal yardımlar onlara nimet diye sunulmuyormuş gibi kutlamalarla, yetkililerin övünmeleriyle geçen bu günler, hiçbir zaman engelli yurttaşlar için daha adil, daha eşit, daha erişilebilir bir ülkeyi müjdelemedi.
İktidarın gürültülü övünmelerine rağmen gerçekleri haykırmakta inat eden, haklarını talep eden engelli yurttaşlar ise böyle günlerde nankörlükle suçlanıp, şükür ve minnet etmeye zorlandılar.
İktidarın marifet bilip övündüğü sosyal yardımların enflasyon karşısında cep harçlığına dönüştüğü, atama bekleyen binlerce engellinin her seferinde oyalandığı, bakım evlerinde canından olanların hesabını sormak için kimsenin kılını kıpırdatmadığı bir yılın daha sonunda iktidara, yasaların engelli haklarını gözetmekle sorumlu kıldığı bakanlarına ve ihmalleriyle her engellinin yaşamını her gün zorlaştıran yetkililere sesleniyoruz:
Biz Kutlanacak Bir Şey Göremiyoruz.
İktidarın ailesiyle birlikte engelli yurttaşı eve kapatma, oy deposu olarak gördüğü yurttaşları çalışma ve eğitim hayatından uzak tutarak sosyal yardımlara muhtaç kılma politikasının bir sonucu olarak nihayetinde bugün Türkiye, sokakları, okulları, işyerleri engellilere fiilen yasaklanmış bir ülkedir.
Verilen onca mücadelenin ve tutulmayan onca sözün ardından bugün engelliler kaldırımda ayrı, otoparkta ayrı, toplu taşımada ayrı, okulda iş yerinde ayrı eziyetlerle uğraşıyor, tekerlekli sandalyeliler evinden çıktığında tuvalet bulabileceğinden bile emin olamıyor, görme engelliler beyaz bastonlarıyla hangi sokaklara girip hangi sokaklardan geçemeyeceklerinin hesabını tutmaya çalışıyor.
Bugün hala işitme engellilere bilgiye, eğitime, çalışma hayatına erişmeleri için gereken asgari imkanlar dahi sağlanmıyor, yetkililer bakım evlerinde uzman personel çalıştırmak yerine ihmallerle yitirilen canları unutturmaya çalışıyor ve engelli anneleri hayatlarına, işlerine devam etmekle çocuklarının bakımına kendilerini adamak arasında seçim yapmaya mecbur kılınıyor.
Sorunları istenirse kolayca çözülebilecek engellilere siyaset alanını da sistematik politikalarla kapatan iktidar, biliyoruz ki bugün de bu tablodan utanç duymayacak. Bugün yine Akp’li siyasetçiler emeği ile hayatını kazanmayı çok gördüğü engellilere “kardeşlerimiz” diye başlayan cümlelerle türlü türlü saygısızlık edecekler.
Ancak biz, bizi umutsuzluğa ve çaresizliğe mahkum eden bu kuru gürültü arasından sözünü, inadını yükselten engelli yurttaşların çağrısına erişiyor, bugünü kutlama günü değil, talep ettikleri en doğal hakları için bir kez daha sarayın kapısına dayanma günü kabul ediyoruz.
Sözümona desteklerden, en başından tutulmayacağı bilinen sözlerden, amacı çoktan aşikar olmuş “kardeşlerimiz” edebiyatından usanmış engellilerin eşit yurttaşlık mücadelesi mücadelemizdir.
Türkiye İşçi Partili engelliler, bu ülkenin her metre karesi gibi siyasetin de yasak edildiği engelli yurttaşların minnet etmeme, 20 yıllık eve kapatma haksızlığına karşı evde kalmama, hayatın her alanında var olma inadıyla omuz omuzayız.
Çağrımız başkaları gibi düşünmüyorken de, görmeden de, işitmeden de bu dünyanın kavranıp bu hayatın yaşanabileceğinde inat eden tüm engellilere.
Senin Yerin Burası.
Gel… Bu hayatı onların bahşettikleri kadar yaşayalım isteyenlerin tepesine önümüze koydukları engelleri de saraylarını da birlikte yıkalım.
Türkiye İşçi Partisi Engelli Komisyonu